Merkez bankaları ardı ardına faiz indirimlerine giderken, dünya genelinde insanlar varlıklarını korumak için panikle ETF altın alımlarına hız verdi.
Dünya genelinde maden ocaklarının, rafinerilerin, perakende kuyumcu mağazalarının kapalı olması ve ülkeler arası uçuşlar yasak olduğundan fiziki altın dolaşımının gerçekleşmemesi gibi nedenler, insanların fiziki altına ulaşımını kısıtladığından ETF alımlarında 19 yılın rekoru kırıldı.Dünya Altın Konseyi’nin (WGC) 2020 yılının ilk çeyrek raporunda, dünya genelinde yaşanan virüs salgını nedeniyle üretim ve tüketiminde %8-9 civarında düşüşler olduğunu belirtti. Hindistan başta olmak üzere en fazla işlenmiş altın tüketen ülkelerin düğünlerini ötelemesi, fabrikalar kapalı olduğundan teknoloji tarafında altın talebinin olmayışı, insanların geliri olmadığından tasarruf amaçlı fiziki altın talebinde bulunamaması bu açıklamayı doğruluyor. WGC’nin Nisan ayı raporunda ise güvenli limanlara olan talebin sürdüğünü, 9,3 milyar dolar yatırım fonlarının arttığını, fonlara 170 ton altın eklendiğini, toplam tutarın 3.355 tona yükseldiği açıklandı.Diğer yandan altın, puslu havaları sevdiğinden jeopolitik riskler, doğal felaketler ve salgın olayları yaşandığında güvenli liman özelliğini korur. Ancak merkez bankalarının düşük faiz uygulamaları ve panik alımları, ETF alımlarının rekor kırmasıyla altın fiyatlarında beklenmedik sunî yükselişlere neden olduğunu gözlemledik. 2020 yılına 1.517 dolar seviyesinden başlayan altının ons fiyatı, 1.765 dolara yükselerek 5 ayda 248 dolar %16,5 değer kazandı. Bu süreçte dolar varlıklarında da yükselişler yaşandı.
Küresel ekonomi ve piyasaların normalleşme sürecine girmesiyle beraber altının ons fiyatında dolar ile beraber düşüşler başladı.
Salgın sürecinde insanların nakit ihtiyacı olduğundan rezerv para olarak dolar tercih edildi ve dolar endeksi 100.0 seviyesinin üzerine yükseldi. Yani dolar ve altın salgın vakalarının arttığı dönemlerde beraber yükseldi.Şimdi de beraber gerilediğini gözlemliyoruz.
Düşüşlerin yıl içinde devam edeceğini tahmin ediyorum.
Teknik olarak 1.700 dolar seviyesinin altına sarkmalarda kademeli olarak 1.680-1.650-1.630 dolar seviyelerini takip edeceğim.
Küresel borsalarda beklediğim 2.satış dalgası gerçekleşirse, borsa yatırımcıları ek teminat tamamlamak için tekrar altın satmak zorunda kalabilirler. O zaman da altının ons fiyatı 1.600 dolar seviyesinin altına sarkabilir ve düşüşler 1.520 dolar seviyesine kadar sürebilir.
Altının ons fiyatı, Haziran ve Temmuz ayında düşüşlerini sürdürebilir.
2020 yılına 291 lira seviyesinden başlayan altının gram fiyatı ise 396 liraya yükselerek 5 ayda 105 lira, %35 değer kazandı.
Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatından, yurtiçi piyasalarda dolar/TL kurundan destek alan altın gram fiyatı, 1 yıllık kazancını 5 ayda verdiğini gördük. Ondan sebep bu yükselişlerin köpük olduğunu düşünüyorum. Çünkü 16 Mart’tan itibaren altının ons fiyatı 1.450 dolar, altının gram fiyatı 299 lira seviyelerinden itibaren kar satışları ve düzeltme hareketleri gerçekleştirmeden soluksuz yükseldi. Salgın ortamında piyasalarda anormal süreçler yaşandığından düğün yapacaklar, altın borcu olanlar veya ilk kez altın yatırımı yapacak olan vatandaşlar, yükselişler karşısında üzüldü.
Altın fiyatlarındaki yükselişlere üzülen vatandaşlara, Nisan ayından bu yana sakin olmalarını, panik alımı yapmamalarını, düşüşler için sakin ve soğukkanlılıkla beklemeleri konusunda sık sık tavsiyelerde bulunmuştum. Mayıs ayı içinde 396 liraya yükselen altının gram fiyatının geçtiğimiz hafta 367 liraya gerilediğini gördük.
Ekonomi yönetiminin almış olduğu tedbir ve önlemler sonrasında dolar/TL kuru, 7,27 liradan 6,69 liraya düştü. Türkiye-Katar arasında swap anlaşmasının 5 milyar dolardan 15 milyar dolara yükselmesi, dolar endeksinin gerilemesiyle gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kazanması, başka ülkelerle swap anlaşmalarının geleceğine dair beklentilerin güçlenmesi, küresel borsalarda yaşanan yükselişler ve bankalardan alınan dövizlere BSMV oranın yüzde 1’e çıkarılması dolar/TL kurunun düşüşlerinde etkili oldu.Dolar/TL kurundaki düşüşlerin kısa vadede 6,60 lira seviyesine kadar süreceğini öngörüyorum. Ancak dolarla ticaret yapanlar için 6,80-6,60 lira aralığı, alım için son bir fırsat olabilir. Düşüşlerin kalıcı olmayacağını öngörüyorum. Özellikle Haziran ortalarında tüm ülkelerde normalleşme sürecinin hızlanması, hem dolar hem de altını baskı altında bırakmayı sürdürebilir. Dolar/TL kuru ve altının ons fiyatında yükselişlerde olduğu gibi düşüşlerinde beraber yaşanması, altının gram fiyatını olumsuz yönde etkilemesini bekliyorum.
Altının gram fiyatı, kademeli düşüşlerini sürdürebilir.
Altın almak isteyenlere kademeli alımlar tavsiye edebilirim.
Kademeli düşüşlerde 370-360-350 ve 340 lira seviyelerini bekliyorum.
Geçtiğimiz haftalarda 364 liraya gerileyen altının gram fiyatı, yatırımcısına kademeli
alımlarda 2.fırsatı sunmuş oldu.
Umarım kademeli alım yapmışlardır.
Alımları yüzde 25’lik dilimler halinde yapılmasını, dolarla almanın risk açısından daha
sağlıklı olacağını söyleyebilirim.
Altın alımı için TL’de bekleyenler, nakitlerinin en az yarısını dolar yaparlarsa risklerini
azaltmış olurlar.
Altın alımını yarı TL, yarı dolarda bekleyenler hem TL tarafında hem de ons tarafındaki
düşüşlerden faydalanabilirler.
Toparlayacak olursak, altın alımı için çok acele edilmemeli.
Zaten düğünlerin yüzde 90’ı Eylül-Ekim-Kasım aylarına ötelendi.
Düğün yapacakların acele etmesi gereken bir durum yok.
2 yıl önce 7,20’li seviyelerden dolar alanların zararını kapatmak için 20,5 ay beklediklerini
unutmamak gerek.
2013’de ETF’lerde yaşanan satışlardan dolayı altının ons fiyatının yüzde 27 değer
kaybettiğini unutmamak gerek.
Özellikle bankalardan fiziki olmayan döviz ve altın satışlarından alınan yüzde 1’lik BSMV
vergisini göz önünde bulundurduğumuzda sanal al-sat yapanlar, piyasalarda sunî
dalgalanmalara neden olamayacaklar.
Vergi kararı sonrası döviz ve altın talebinin de azalacağını düşünüyorum.
Bu zorlu süreçte vatandaşlar sosyal medyadaki algı operasyonlarına çok dikkat etmeli.
Dolar 10 lira olacak, altın 450 lira olacak, bankalardaki mevduatlarınıza devlet el koyacak
diyenler iki yıl önce olduğu gibi yine sahnede.
Yurtdışından maddi ve teknik destek alarak sosyal medya üzerinden yalan yanlış beyan
verenlerin tuzağına düşmeyin.
Özellikle ajansların sahte hesapları üzerinden gerçekleşen algı operasyonları, gerçekleri değil
hükümeti hedef aldığından milleti galeyana getirmek için uğraş veriyorlar.
Söylediklerimi şöyle bir örnekle özetleyebilirim.
Türkiye’de al-sat yaparak kolay para kazanan binlerce oyuncu var.
Özellikle yabancı oyuncuların elinde TL bulunmadığı halde günlük 60-70 milyon dolarlık
açığa alım-satım yaparak paralar kazandığını, bu dalgalanmalar döviz kurları üzerinden
piyasaları olumsuz etkilendiğini düşünün.
İki hafta önce BDKK, Londra merkezli üç bankayı tespit etmiş ve işlem yasağı getirmişti.
Al-sat yapan binlerce piyasa oyuncuları ve onlara aracılık eden bankalar kolay para
kazanmayı sürdürürken devletin vergi istemesinden doğal ne olabilir ki?
Kazancın olduğu her yerde vergi olur.
Döviz ve altına gelen vergilerden rahatsız olan kolay para kazananlar, millete bu durumu
yalan yanlış anlatmayı sürdürüyor.
Asıl gerçek hortumlarının kesilmesi.
Ekonomi yönetiminin vergi kararı, sadece devletin vergi kazanmasına destek vermeyecek,
beraberinde kumar bağımlığı olmuş insanların bağımlılığını azalmış, toplumun tasarruflarının
korunmasına neden olacak.
Tasarruflarınızla al-sat yapmayın.
Al-sat kumar bağımlılığı yapar ve oynayan kazanır.
Tasarrufçu olmayı başarın.
Neye yatırım yaparsanız yapın, uzun vadeli düşünerek plan kurun.
Yurtiçi yerleşiklerin altının mevduatlarında son iki yılda ciddi artış yaşandı.
2018 Mayıs’ta 5.4 milyar dolar olan altın mevduatları, 2020 Mayıs’ta 20.9 milyar dolara
yükseldi.
Sosyal medyada sürekli dolar mevduatlarının arttığını, vatandaşın dolar stokladığını yazanlar,
milletin altın tasarrufu yaptığını ve altın mevduatlarının arttığını söylemiyorlar.
Türkiye’de harcama ve tasarruf alışkanlıkları değişti.
Yastık altı ve nakit tercihi geçen yıla kıyasla 7 puan yükselerek yüzde 24’e yerleşti.
Son üç yıldır tasarruf araçları tercihinde yastık altı altının payı yüzde 14 oldu.
Bu yıl tasarruf sahiplerinin yüzde 16’sı altın hesabını tercih ederek tasarruflarının arttığını
belirtiyor.
TL’deki değer kaybına karşın emtia fiyatları, enflasyon görünümü üzerinde olumlu etkiye
neden olabilir.
Piyasalarla birlikte altın fiyatları da normalleşme sürecine girdi.
Düğün sezonu başlıyor, gelenekler değişiyor!
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, dünya genelinde düğünlerin ertelenmesine neden
oldu.
Dünya genelinde sosyal mesafe kuralı ve kısıtlamalar dolayısıyla ertelenen düğünler, bu yıl
yaklaşık 200 sektörde kargaşaya neden olduğunu gördük.
En çok etkilenen sektörlerin başında takı sektörü geliyor.
Hindistan, Çin ve Türkiye gibi ülkeler, düğün sezonunda en çok işlenmiş altın talebini artıran
ülkeler.
Hindistan, hint modelleri dediğimiz ağır gram ve işçilikli altın takıları tercih ederken Çin,
mücevherat talebinde önemli bir paya sahip.
Türkiye ve Ortadoğu ülkeleri, 21-22-14 ayar işlenmiş takıları tercih ediyor.
Virüs salgını sürecinde ülkeler arası uçuşlar yapılamadığından fiziki altın dolaşımı
gerçekleşmedi.
Rafine, maden ocakları ve perakende kuyumcu mağazaların kapalı olması da insanların altın
ulaşımını engellemiş oldu.
Yani, dünya genelinde düğün yapacakların altın alamadıklarını gördük.
3,5 aylık süreçte dünyada fiziki altın talebi azaldı ancak insanlar varlıklarını korumak için
ETF altın talebini artırdı.
Pandemi sürecinde panik altın alımlarının artması, fiziki altın ulaşımının olmaması ve
düğünlerin ötelenmesi aslında düğün yapacak olan insanlar için iyi olduğunu söyleyebilirim.
Çünkü fiziki altın ulaşımı olsaydı insanlar yüksek fiyatlardan altın almak zorunda
kalacaklardı.
Bu da altın alacakların zarar etmesine neden olacaktı.
Uluslararası piyasalarda altının ons fiyatının 1.765 dolar, altının gram fiyatının 396 liraya
yükseldiğini anımsatmak isterim.
Ekonomilerin normalleşmesiyle altının ons fiyatının 1.668 dolar, altının gram fiyatının 364
liraya gerilediğini gördük.
Piyasaların normalleşmesi, fiyatlarında normalleşmesine neden oldu.
Dünyada hükümetlerin ve merkez bankalarının almış olduğu tedbir ve kararlar, virüs vaka
sayılarının azalması, kısıtlamaların kalması ve sosyal mesafenin normalleşmesi, düğün ve
nikah yapacak insanların tekrar düğün hazırlığına başlamasına neden oldu.
Ancak düğün sezonun en yoğun yaşanacağı aylar Eylül-Ekim ve Kasım ayları olacak.
Yaptığım araştırmalar sonucunda düğün salonları, oteller, nikah salonları ve açık hava
mekanlarda rezervasyonların bu aylarda full olduğunu gözlemledim.
Kapalıçarşı ise tarihinde ilk kez alınan tedbir ve önlemlerden kapsamında 90 gün kapalı kaldı.
1 Haziran itibariyle tamamen açılan Kapalıçarşı’da yavaş yavaş düğün hazırlıklarının
başladığını gözlemliyoruz.
Ancak virüs korkusu nedeniyle insanlar alış veriş için Kapalıçarşı’yı değil, mahalle cadde
esnaflarını daha çok tercih ediyor.
Alışmaları sanırım biraz zaman alabilir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, nikah salonlarının 15 Haziran, düğün salonlarının 1
Temmuz’dan itibaren açılacağını duyurdu.
Sektörlerde buna göre hazırlığını yaptı.
Mart ayı öncesi nikah ve düğün tarihi almış, evlerini hazırlamış yani her şeyi hazır olan çiftler
Haziran ve Temmuz aylarında düğün ve nikahlarını yapacaklarını, tarih almayanlarında Eylül-
Ekim ve Kasım aylarında yapacaklarını söyleyebilirim.
Bu süreçte hükümetin almış olduğu tedbir ve destekler de sektörlerin canlanmasına olumlu
katkı sağlayacak.
Mesela; Yurtiçi turizmin desteklenmesi amacıyla yurtiçi havayolu, seyahat acentaları ve
konaklama harcamalarında kredi kartı taksit sınırı 12 aydan 18 aya yükseltildi.
Önümüzdeki günlerde ya da haftalarda farklı sektörlerde de taksit sınırlamasının
artabileceğini düşünüyorum.
Özellikle altın alış verişlerindeki 8 ay taksit sınırı 12 aya yükseltilebilir.
Böyle bir uygulamanın hem düğün yapacak, hem altın borcu olan hemde altın sektörüne
büyük katkı sağlayacağını görebiliriz.
Altının gram fiyatı her yıl yüzde 35-40 aralığında değeri arttığından alım gücü azalıyor.
Ondan sebep düğün yapacak çiftler, altın aldıklarında rahat rahat ödeme imkanı olmalı.
Düğünden hemen sonra nakite sıkışıp altınlarını bozdurmamalı veya bozmak zorunda
kalmamalı.
Çiftlerin almış oldukları altın takılar ve düğünde takılan hediye altınlar, çiftlerin gelecekte ev
ya da farklı şeylere yatırım yaptıklarında peşinatı olarak biriktirmeli.
Altın taksit sınırlamasının yükseltilmesi altın borcu olanlara da bir fırsat sunacaktır.
Bugün düğün yapacak çiftler, en az 30 bin liralık alış veriş yaptıklarını göz önünde
bulundurduğumuzda taksit imkanının faydasını görmek daha kolay olacaktır.
Düğünler bu yıl sosyal mesafe kuralları içinde yapılacak.
Düğün salonları ve organizasyon yapılacak mekanlar ona göre hazırlandı.
Düğünlerde örf ve âdetlerimiz olan takı hediyeleşmesinde de farklılıklar olmalı.
Bugüne kadar süren klasik süreçte gelin ve damadın boynuna asılan kurdeleye takılar
takılırken artık hediye keselerin içerisine takılarını koymak, öpüşüp koklaşmadan tebrik
etmek şart oldu.
Takıların gelin ve damadın yaka veya kollarına takılmaması, ten iletişimini sonlandırır, sosyal
mesafeyi korur.
Bu yıl mecbur olarak bu süreci böyle sürdürmek zorundayız.
Diğer geleneklerde ise gelinin avucuna altın bırakmak artık tarih oluyor.
Salgın sürecinde vatandaşlarımızın günlük kullandıkları takıları, birbirine takmak amaçlı
emanet vermemeli.
Haziran ayının ilk haftasında altın satışlarında bir hareketlilik yaşandı.
Ancak vatandaşların altın bozdurmalarında daha fazla yoğunluk yaşandı.
Yani altın satanların sayısı, alanlardan daha fazlaydı.
Çünkü hükümetin piyasaları canlandırmak için faizleri düşürmesi, ev ve araba alacak
olanların yastık altından altınlarını nakite çevirmesine neden oldu.
Gelecek aylarda ev ve araç satışlarındaki rakamsal artışları hep beraber göreceğiz.
Virüs salgını sürecinde vatandaşların tasarruf alışkanlıklarında da değişiklikler olduğunu
gözlemledim.
Özellikle yastık altı tasarruflar arttı, birikimlerin çoğu altına döndü.
Yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki altın mevduatları, Mayıs 2018’de 5 milyar dolardı.
Mayıs 2020’de bu rakam 20,9 milyar dolara yükseldi.
Mart’ın ikinci haftasında gümüşün gram fiyatının 2,50 liraya gerilemesi, Mayıs’ın son
haftasında 4,00 lira yükselmesi, banka mevduatlarında gümüş hesaplarının artmasına, iç
piyasalarda fiziki gümüş talebinin de artmasına neden oldu.
2,5 ayda gümüşün altından daha fazla getirisi olduğunu belirtmek isterim.
Gümüş, Türkiye’de artık takı ve süs eşyası olmaktan çıktı.
Gümüş, artık yatırımcıların yeni gözdesi.
Açıklanan altın ve gümüş ithalat rakamları şöyle;
-Türkiye'nin altın ithalatı Mayıs ayında 11.768 Kg oldu
-Türkiye'nin gümüş ithalatı Mayıs ayında 40.011 Kg oldu
-Türkiye'nin altın ithalatı Ocak-Mayıs döneminde 93.865 Kg oldu
-Türkiye'nin gümüş ithalatı Ocak-Mayıs döneminde 140.692 Kg oldu