“Bir daha dünyaya gelsem yine aynı mesleği yaparım”
Kapalıçarşı’da 50 yıldır aynı handa, aynı dükkanda geçen bir ömür Partam Derderyan’ın ki… Mesleğini adeta ilk günkü heyecanla yapıyor. Günümüz teknolojisini el işçiliğiyle birleştirince de ortaya harika eserler çıkarıyor. 50 yıllık meslek hayatını, usta-çırak ilişkilerini ve Kapalıçarşı’yı bir de Partam ustadan dinleyin…
Bu mesleğe nasıl başladınız?
1955 İstanbul doğumluyum. İlkokulu bitirdikten sonra maddi imkansızlıklardan dolayı okulu bırakıp 12 yaşında Kapalıçarşı’ya adımımı attım. 12 yaşımdan beri yani 55 yıldır bu dükkandayım. Şuan bulunduğum handa en eski usta benim. Bizim yaptığımız çıraklığı şuan hiçbir çocuk yapamaz. Ustamıza duyduğumuz saygı sonsuzdu. Şimdiki çıraklık dönemiyle bizim dönemimiz arasındaki fark, doğu ile batı arasındaki fark kadar. Bizler meslek öğrenmek için bu işe başladık. Çünkü bu mesleği öğrenip ileride usta olup, bu meslek sayesinde evimize ekmek götürmeyi amaçlardık. Günümüz jenerasyonu maalesef bu azimle çalışmıyorlar. Eskiden aileler çocuklarını ustalara emanet ederlerdi. Bu nedenle ustalarımıza duyduğumuz saygı, işimize duyduğumuz merak ve amaç bizi bu günlere getirdi. Ben bir daha bu dünyaya gelsem, yine aynı mesleği yapmak isterim. Sürekli yeni modeller ortaya çıkarıp her defasında yine aynı mutluluğu yaşıyorum.
Ustam bana ustalıktan ziyade babalık yapmıştır. Bugün ben Partam Derderyan olduysam, onun sayesinde olmuşumdur. Benim gayretlerim, ustamın yol göstericiliği sayesinde mesleğimi bugünlere taşıdım.
Ben de yetiştirdiğim kalfalarımla hala iletişim halindeyim. Çıraklarınızla samimi, içten bir iletişiminiz olması lazım. İnsanları sınıflarına göre değerlendirmemek lazım. İnsani değerlere önem vermek lazım.
“Teknolojiye ayak uyduramasaydık şu an çalışıyor olamazdık.”
Partam Derderyan
Teknolojiyle aranız nasıl?
Bugün bu mesleği devam ettirmemdeki en büyük nedenlerden biri de teknolojiye ayak uydurmam. Teknoloji değiştikçe talepler değişti, mıhlama türleri değişti. Ben, teknolojiyi kullanan genç ustalardan mesleğimizin teknolojiyle olan sentezini öğrendim. Teknolojiye ayak uyduramasaydık şu an çalışıyor olamazdık. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte tasarımlar da farklılaştı, daha şık oldu. Eskiden daha çok el yordamıyla, zamanın araçlarıyla mücevherler yapılırdı. Ancak günümüzde çok daha kusursuz ve farklı tasarımlar meydana çıkıyor.
Günümüz tasarımlarını nasıl buluyorsunuz?
Çok güzel. Dünya ile yarışacak güzellikte tasarımlarımız var. Ayrıca ülkemizin mücevherde tercih edilmesindeki en büyük nedenlerden bazıları; işçiliğin ucuz olması, tasarımların yüksek kalitede olması.
Günümüzde eskiden olduğu gibi önemli ustalar var mı?
Evet. Micro mıhlama yapan birçok usta, el işçiliğiyle teknolojiyi birleştiren birçok genç ustamız var. Bizim mesleğimizde hata yapma şansınız yok. Hiç hata yapmamanız lazım. Bu nedenle işimizi titizlikle yapıyoruz.
Müşterileriniz arasında ünlü isimler var mı?
Hayatımda en büyük taşı Vehbi Koç’un kızına mıhladım. Ajda Pekkan’dan Betina Hakko’ya, Hülya Avşar’a birçok ünlü isim dükkanıma gelmiştir.
Mesleğinizin inceliklerini genç öğrencilere aktarabiliyor musunuz?
Ünlü bir üniversitenin rektörü benden öğrencilere ders vermemi istedi. Ancak ben bu konuda yetkim olup olmadığını bilmediğim için yapmadım. Ancak çok sayıda stajyer yetiştirdim. Onların mesleklerinde başarılı olmaları beni çok mutlu ediyor.
50 yıldır Kapalıçarşı’dasınız… O günden bu güne Kapalıçarşı’yı sizden dinleyebilirmiyiz?
Eski dönemdeki Kapalıçarşı’nın ruhu şu anda yok. Eski mağaza sahipleri, cilalı ayakkabı, kostüm, kravat ve fötr şapkasız mağazasına girmezdi. O zamanki müşteri kitlesi de öyleydi. Kürklü kadınlar, papyonlu erkekler… O günden bu güne gelinen süreçte insanların kıyafet tarzından, kalitelerine, davranış biçimlerine kadar birçok şey değişti. İşverenle usta arasındaki ilişki de günümüzde değişti. Artık standartlar parayla ölçülmeye başlandı.