Ülkemiz yaklaşık iki yıldır korona virüs etkisi altında. Bu dönemde lüks tüketim sınıfına giren pırlanta alışverişi nasıl etkilendi?
Korona virüsün ilk dönemlerinde önemli bir durgunluk yaşandı. Çünkü düğünler ve hediyeler ertelendi… Daha sonra kapanmalarla beraber inişli çıkışlı bir sürece girildi, tüketici de bundan etkilendi. Şu anda 2020’nin öncesine döndük. İnsanlarda yerleşmiş bir kanı var. Düğünlerde illaki duygularını ifade edebilmek ve teklifte bulunabilmek için muhakkak bir pırlantalı yüzük alıyor ve o şekilde teklif ediyorlar. Bugün en değerli, en nadir olan şey pırlantadır.Günümüzde iyi bir pırlanta aldığınızda işçiliği çok olmayacak. Varsayalım, bir karatlık bir tektaş aldığınızda hem uzun yıllar kullanırsınız hem de değiştirmek istediğinizde para kaybetmezsiniz, satmak istediğinizde bile para kazanmış olursunuz. Yani eğer TL’ye vurursanız bir 10 sene sonra bunu sattığınızda TL olarak iki üç misli paraya satarsınız, dolar olarak da çok fazla bir kaybınız olmaz. Dolayısıyla hem toplum için hem de bu işin ticaretini yapanlar için kazanç sağlanmaktadır. Ben bu anlamda iyi ki böyle bir örf ve âdet oluşmuş diyorum ve bu geleneğin devam etmesini tavsiye ediyorum. Bir tektaş pırlanta son haline ulaşana kadar birçok ustanın elinden geçiyor: Montürü, mıhlaması, cilası, rodajı, sadekârı, designerı… Dolayısıyla çok önemli birçok ustanın elinden geçiyor. Bu nedenle düşük karatlı ürün almaktansa yüksek değerli bir karatta tektaş pırlanta yüzük alındığı takdirde aynı zamanda yatırım da yapılmış olunuyor.
Bu dönemde satışların artması, alım gücünü arttırmak adına ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz?
Firmamız olarak daima her cebe göre, her bütçeye göre pırlanta üretiyoruz. “Ben B plus, A plusa pırlanta üreteyim gerisini boş vereyim” gibi bir düşüncemiz hiç olmadı. Müşterilerimizi kazançlarına göre ya da sınıflara ayırarak hiçbir zaman hizmet vermiyoruz. Her bütçeye uygun üretim yapmaktayız.
Firmamızın en önemli yönlerinden biri de, kendimize has ürünlerimizin olması. Mesela günümüzde bagetli ürünler trenddir ve birçok kimse tarafından da talep görüyor. Biz bu ürün grubunu kendimize has, çok farklı şekilde diğer ürün gruplarımızda olduğu gibi üretiyoruz. Bizim bir “motto”muz var: “Gerçek kalite doğru fiyat.” Ariş Pırlanta olarak
Öyleyse her bütçeye uygun üretim yapmanız farklı kesimlere ulaşmanızı sağlıyor?
Evet, sağlıyor ve de bu noktada çok talep görüyoruz.
Kredi kartına taksit sayısının 3’e indirilmesi alışveriş oranlarını nasıl etkiledi?
Çok büyük bir oran değil ama belli bir oranda etkiledi. Taksit sayısı arttığında müşteriler bütçelerini ona göre ayarlayabiliyordu. Ancak şu anda yüksek miktardaki ürünleri en fazla 3 taksit imkanıyla alabiliyordu. Ancak Ariş Pırlanta olarak biz müşterilerimize kişisel kredi kullanma yolunu açtık. Eğer kişinin kredisi varsa bir telefonla hemen kredileniyor. 15 dakika içinde cevap geliyor ve hemen istediği ürünü alabiliyor.
Özellikle kapanma dönemlerinde mağazaların kapanmasıyla online alışveriş oranlarında da artış yaşandı. Peki, lüks tüketimde de insanlar online alışverişe ilgi gösterdi mi?
Tabii ki gösterdi. Tam kapanma olduğu dönemde insanlar bir şekilde temel ihtiyaçlarını online alışverişten karşıladılar. Hatta üretici olduğumuz dönemde var olan izin belgelerimiz sayesinde müşterilerimizin evlerine servis yaptık ve büyük memnuniyet sağladık. O dönemde online’ı tanımayan, alışveriş yapmaya korkan özellikle 40 üstü kişiler online alışverişe alıştı ve online’dan alışveriş yapıyorlar. Pandemi böyle şeylere de vesile oldu.Bir yandan gerçekten yüz yüze alışverişin ötesinde pandemi size online alışveriş hakkında bir şeyler kattı diyebiliriz…Tabii, diyebiliriz… Şunu eklemek istiyorum: bize gelen müşteri çok mutlu ayrılıyor. Çünkü müşterilerimizi kral ve kraliçe olarak addediyoruz. Bu nedenle çoğu zaman müşterilerimiz online’dan ziyade mağazaya gelip ortamı teneffüs etmek istiyor, yeni ürünleri görmek istiyorlar.
Tüketici, pırlantalı ürünler konusunda bilinçlendi mi?
Bilinçlenmek isteyen çok kolay bilinçlenebiliyor. Eskisi gibi değil. Artık online’da pırlanta nedir, vasıfları nedir, nasıl iyi bir pırlanta alabilirim diye aratıldığında önüne birçok bilgi çıkıyor. Online sitemizde de bu konuda akademi var. İnsanlar bu noktada internet ortamından ne almak istediğini tüm detaylarıyla öğrenebilir, hatta mukayese yapabilir.
Oldukça zengin bir ürün ve koleksiyon çeşitliliğine sahipsiniz. Sizi en çok etkileyen koleksiyon ya da ürününüz hangisidir?
Ben aşağı yukarı 42 senedir spiritüalizm ile ilgiliyim. Çok uzun zamandır o tür sembolleri, çakraları ve bu tür içerikli ürünleri üretmek istemiştim ama satış ekibim bunu uygun görmemişti. Ama ben 10 sene önce ekibime direttim, bu bilgiyi mücevher haline getirip herkese tanıtmak istediğimi belirttim. En çok sevdiğim ürünlerden birkaç tanesi bu tür sembolizmi anlatan ürünlerdir. Onları çok seviyorum, satıldığı zaman çok mutlu oluyorum. Hele ki kişi onlardan bir feyz alıyorsa, o bilgileri alıyorsa daha çok mutlu oluyorum. Ama diğer yandan da yeni bir ürün yapmayı, Ariş’e has ürünler üretmeyi seviyorum. Kullanmış olduğumuz taşlar da oldukça kaliteli sınıflardan oluşmaktadır.
Mağaza açılışlarınız da devam ediyor. Şu anda Ariş Pırlanta hangi bölgelerde yer alıyor? Mağazalaşma stratejiniz nedir?
Şu anda markamıza ait 21 tane mağazamız var. Bir tanesi Berlin, Almanya’da. 20 tanesi burada Türkiye’dedir. 6 tanesi İstanbul’da, 2 tane İzmir’de, 2 tane Antalya’da, 2 tane Bursa’da, 1 tane Antep’te, Kayseri ve Mersin’de mağazalarımız var. Biz büyükşehirlerin çoğunda konumlanmayı arzu ediyoruz. Pandemi gelmemiş olsaydı bütün büyükşehirlerimizin birçoğunda mağazamız olmuş olacaktı. Pandemiyle beraber biraz duraklama oldu. Ayrıca 5-6 tane bayiimiz var, 50 taneye yakın da satış noktamız var. Önümüzdeki yıllarda da kendimize ait 10 mağaza daha açmayı hedefliyoruz.
AVM mağazacılığı ile cadde mağazacılığı arasında fark var mı? Ağırlıklı olarak hangi mağaza türünü tercih ediyorsunuz?
Firmamıza ait her iki mağaza türü de var. Türkiye’de AVM mağazacılığı daha iyi, cadde mağazacılığı biraz zayıf gidiyor. Avrupa’da mesela Almanya’da bunun tam tersi. Biz de daha çok cadde mağazacılığına doğru yöneliyoruz ama dengeyi koruyoruz.
Özellikle pırlanta sektöründe geniş bir rekabet ortamı mevcut. Bu rekabet ortamında yapılan indirimler, pırlanta ve ürün kalitesi, benzer ürün çeşitliliği rekabet ortamını nasıl etkiliyor?
Bu noktada tüketici karlı çıkıyor. Daha az karla satın alma eğilimi oluyor. Günümüzde %50, %70 indirimler artı. Hediye, çek gibi alternatifler sunuluyor. Bu tür fırsatlar bana çok inandırıcı gelmiyor. Umuyoruz ki hükümetten bu duruma bir tepki, bir yaptırım gelir. Mücevherde bu tür uygulanmaların olmaması lazım, kaldı ki Avrupa’da bir indirim yapacağınız zaman belli yerlerden izin alıyorsun. Bizde böyle bir sistem olmuyor. Ama tüketici buradan olumsuz etkileniyor ve gözü kapalı alıyor. Bize bu konuda çok şikâyet, sitem geliyor. Dolayısıyla hem sektörümüz hem tüketici adına bu konuya bir çare bulunmasını istiyorum.